"bir sabah uyanalım ve tüm kötülerin öldüğünü görelim keşke" desek, en başta kendimiz ölürüz büyük ihtimalle, sonra da öbür insanlar.. sadece çocuklar ve analar görür sabahları..
Filistin’e yardım edelim diyoruz, gidip İsrail mallarını alıyoruz, eşitsizliğe son verelim diyoruz, ayırımcılık yapan, işsizliğe sevk eden partilere oy veriyoruz.
Vatan, millet, bayrak diyoruz, vatanı satanlara milleti perişan edenlere, bayrağı yerlerde sürükleyenlere hayran hayran bakıyoruz.
Hak, hukuk, adalet diyoruz, hakkımızı yiyenlere, hukuk tanımayanlara, adaletin a’sını bilmeyenlere ülkeyi teslim ediyoruz.
Bu kafayla biz daha ölürüz diyorum, çünkü iyi değiliz, samimi değiliz, hepimiz kötüyüz.. her ne kadar kabul etmesek de bunca kötülüğün bunca ölümün, bunca açlığın ve ahlaksızlığın içinde öyle ya da böyle yer alıyoruz..
Kimimiz susarak yer alıyoruz bu mantıksızlığın içinde, kimimiz konuşarak.. kimimiz alkışlayarak, kimimiz karalayarak.. kimimiz dua, kimimiz beddua ederek.. kimimiz korkarak, kimimiz atıp tutarak.. Kimimiz suçlayarak, kimimiz suça ortak olarak.. kimimiz sokakta, kimimiz sanalda.. kimimiz muhalefette, kimimiz iktidarda.. kimimiz yaşayarak, kimimiz ölerek..
Kötüleri uzaklarda aramayalım bence, eğer çok da uzak değilsek kendimize.. belki de kendimize bu kadar uzağız diye kötülerin, yalancıların, üçkağıtçıların, yalakaların uzağımızda olduğunu sanıyoruz..
Aslında sevdiklerimiz ölüyorsa, her geçen gün biraz daha yalnızlaşıyorsak, bunun en büyük suçlusu biziz..
Herhangi bir olayda kimimiz iktidara toz kondurmadık, kimimiz muhalefete..
Partimizi eleştirenlere, yanlışımızı söyleyenlere kızdık, sildik, öldürdük..
İnsana dair hiçbir şey yapmadık, kimimiz iktidarı kazandırdık, kimimiz muhalefeti..
Gelinen noktayı beğenmiyorsak, bu biraz da bizim sayemizde.
Hadi şimdi kendimizi bırakıp öbürlerini suçlamaya devam edelim. Ne de olsa tüm suç onlarda!