Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül ile Yeniden Refah Partisi (YRP) Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Kasım Gülpınar arasındaki söz düellosu devam ediyor.Beyazgül, Gülpınar'ın yolsuzluk, bazı evlere 30 bin lira yardım, bankamatik memurları ve liyakatsiz kadrolar üzerinden yönelttiği suçlamalara yerel TV'lerin ortak yayınında yanıt verdi.Beyazgül'ün açıklamalarından satır başları şöyle: ''Bazen bir eve gidiyorum, nasıl geçiniyorsunuz diye soruyorum. 5-6 bin lira sosyal yardım aldıklarından bahsediyorlar. ‹Bu güne kadar hiç çamaşır makinem olmadı› diyor. Siz buna yüzünüzü çevirip gidebilir misiniz?5 yıldır devam eden bir konu. 30 bin lira yıllık kirasını karşılıyoruz. Siz onların evine gitmemişsiniz, döşeklerinde oturmamışsınız. Efendim Zeynel Başkan ev başına 30 bin lira para veriyor. Peki ne yapacaksınız? Ben Belediye Başkanı olmadan önce de cebimden verirdim.Söz konusu faturalar bizim Sayıştay incelemelerinden geçmiş faturalar. Belediye Meclisi Daire Başkanımıza bir ödenek veriliyor. O ödenek çerçevesinde yapılan harcamalar.. Her Daire Başkanlığının Bakanlık gibi kendi bütçeleri var. Daire Başkanıma soruyorum, kimi sahte, kimisi doğru değil diyor. Birçok denetimden geçmiş, bu faturalarda bir usulsüzlük yok, bir yanlışlık yok.Ben yolsuzlukla mücadeleyle geldim diyor, Yolsuzluk nerede var? Somut olarak göster bakalım. Eğer bir yolsuzluktan bahsediyorsan ben şunu söylerim; Git, Siverek'teki kurşunlama olayını çıkar ortaya. Bu ithamları ve Büyükşehir Belediyemizin töhmet altında bırakılmasını asla kabul etmem.Ne Bankamatiği? bugün görevli arkadaşları tek tek çağırdık, Bu Bankamatik memuru denilen kişilerin hepsi işlerine devam ediyor. Amirlerine, Şube müdürlerine soruyoruz devam ediyor. Neden tedirgin ediliyor bu insanlar? Bu kutuplaştırma, ayrıştırma doğru değildir.Belediyeler kurumsal yapılardır, kendi iç işlerini mevzuata göre yürütürler. Bir dedikoduya göre yürütmezler, birinin söylemine göre yürütmezler. Neye göre yürütürler? Eğer bir kişi işe gelmemişse önce bunu tespiti yapılır, tutanak tutulur, Şube Müdürü bunu İnsan Kaymaklarına gönderir, orada bakılır ve disipline gönderilir. Disiplinde savunması alınır, karara bağlanır. Hukuk devletinde bu böyle yürür.Eğer bu şehre sevdalısınsa emek vereceksin, ayakkabını eskiteceksin, dün yoksun, evvel gün yoksun, daha önce yoksun, bugün gelmişsin diyorsun ki şunu vermişsin, bunu vermişsin.Yahu siz de gelin, bir gün dolaşın ya. Bankamatik deyip şu deyip bu deyip çalışanları töhmet altına bırakıp kendi yandaşlarını tatmin etmeye çalışıyorlar.Sahada binlerce kişiye söz verilmiş, onlara ne diyor; Şimdiden bunun alt zeminini oluşturuyorum. Bu siyasette olması gereken iş değil.Ben 2009'da Urfa'da Seçim Koordinasyon Merkezi (SKM) Başkanıydım. Karşı rakip Bağımsız (Fakıbaba) adaydı, bana böyle dosyalar geldi, ben aldım çekmeceye koydum. Bunun tartışmalı durumları varsa gönderin hukuka. Biz şehirle ilgili konuşalım, neler yapacağımızı konuşalım dedim..Efendim 'Ben bunu bitireceğim' neyi bitireceksin? Yazıyorlar çiziyorlar, cadı avına döndü bu, şu da gelmiyor, şu da gitmiyor diye.. Olmaz, hukuk devletinde kurallar vardır..Su indirimi konusunda bir başka olumlu adım daha adım atmayı düşünüyorum. GES'lerle enerji giderimizi en aza indirmeye çalışıyoruz. 140-150 megavat kurulu güce ulaşmayı hedefliyoruz. İlk etapta sudaki enerji giderimizi yarı yarıya azaltacağız.Bu seçimi kazanırsak herkes şapkasını önüne koyacak, 'Ben bu şehre nasıl hizmet ederim de aday olurum, bu halkın nasıl gönlüne girerim de aday olurum. Kabiliyetimle, vereceğim emekle ancak ben bir yere varabilirim' diye düşünmek zorunda kalacaklar.Sosyal medya yandaşlarının yazmasıyla rüzgar oluşmuyor. Yalan yanlış şeyler kimseyi bir yere götüremez. Kasım Gülpınar'ın bir TV programında şunu izledim. Diyor ki: Allah'tan karşıma en zayıf adayı çıkardılar. Bu beni çok üzdü. Bu millete tepeden bakıştır, bu yanlış bir bakıştır. Bu siyasi bir kibirdir, doğru değildir. Bakın bir şehirde yüzde 60 oy almış, 12 ilçeyi almış, halkın iradesini temsil eden bir Belediye Başkanı için ‹Zayıf› ifadesini kullanmak hiç doğru değil.Olur mu, bu halk buna inanmış, güçlüsün demiş, beni yönet demiş. Şu ana kadar yağılan anketlerde yüzde 50'nin üzerindeyim. buna rağmen bunu söylemiş...Gelelim kadrolar noktasına. Daha iyisini bulsam kimsenin gözünün yaşına bakmam, değiştiririm ama ötekini de mağdur etmem. Asfaltımızı, bazaltımızı, konkasörümüzü kendimiz yapmıyor muyuz, yapıyoruz. Elektriği kendimiz üretmiyor muyuz üretiyoruz. Sulamayı kendimiz yapmıyor muyuz, yapıyoruz. Gübremizi kendimiz üretmiyor muyuz, üretiyoruz. Bir Belediyenin yapması gereken tüm işleri kendimiz yapıyoruz. Bu kadrolar bunları yaparken Şanlıurfa'yı kazanca geçirdiler. Elbetteki eksikler varsa daha en iyisini yapmak benim boynumun borcudur.Daha düne kadar bizim partimizdeydiniz, iki ayda neler değişti? 3 ay önce her şey iyiydi de 3 ay sonra mı her şey değişti. O zaman 3 ay önce gelip bana Başkanım şu şu işlerin yanlış deseydin, biz de düzeltirdik onu.Halkımız bir şey diyorsa onu görmemezlikten duymamazlıktan gelemeyiz. Seçimi kazandıktan sonra oturup her şeyi yeniden gözden geçireceğiz.Yeni dönemde Urfa bir inşaat alanına dönecek. Kuzey Şehir'de 25 bin konut hedefliyoruz. Kentsel Dönüşümü hızlandıracağız.Kimsenin şahsıyla problemimiz yok ama bizim kendimizi savunma hakkımız var
Benim başım dik, alnım açık Allaha şükür.Seçim yaklaşmasına rağmen Balıkayağı kavşağı projesini başlatın dedim. Başkası olsa seçime giriyorum, risk almayayım der. Ulaştırma Bakanı bizzat beni aradı. Bak Başkanım riskli, dedi, yağmur var, kar var dedi. Hayır dedim şehrimiz hizmetten geri kalmasın dedim, sürekli üzerinde durdum. Nihayet Balıkayağı'nın Şanlıurfa-Diyarbakır istikameti açıldı, çok yakın bir zamanda da Diyarbakır-Şanlıurfa istikameti açılacaktır.Karaköprü/Alibaba'da ruhsatları veriyoruz, hiç bir sıkıntı yok. Karakoyun Mahallesinde Kentsel dönüşümün temelini atıyoruz, orada da binalar yükselmeye başlayacak, Yakubiye'de kamulaştırmalarımız devam ediyor, oraya park kazandıracağız. Kuzey Şehir'de binalarımız yükseliyor.'GÜLPINAR NE DEMİŞTİ?Yeniden Refah Partisi (YRP) Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Kasım Gülpınar yerel TV'lerin ortak yayınında şu eleştirileri gündeme getirmişti:''Urfa'da şu anda belediyecilik anlamında, özellikle maddi konularda, kaynakların israf edildiği konusunda vatandaşın kanaati var. Vatandaş yolsuzluk olduğunu düşünüyor. Halk liyakatli, şefkatli bir belediyecilik istiyorGöreve gelirsem ilk işim bunu sağlamak olacaktır. Sonra Kentsel Dönüşüm ve diğer işlere girmek lazım. Neden bizden yana insanlar şikayetçi, neden oyumuz düşüyor, nerede yanlış yaptık, bunu nasıl düzeltebiliriz diye kafa yormaları lazım. Kafalarına göre metot bulmaya çalışıyorlar, çamaşır, bulaşık makinası dağıtmak size bir şey getirmez. Bunlar sizin kabahatinizi de örtmez, halkın size memnuniyetini de arttırmaz. Defalarca vurguluyoruz ancak inkar ediyorlar. Sokağa çıkın, kime sorarsanız sorun, Ak Parti dürüst adam sevmez moduna gelmiş durumda. Neden insanların böyle düşünmesine sebebiyet verdiniz? En büyük haksızlık Urfa halkına yapıldı, insanlar bu kadar şikayet ederken, memnun olunmayan bir yönetimi 5 sene daha dayatmak, bunu seçeceksiniz, mecbursunuz gibi bir anlayış doğru değildir. Ramazan günü insanlarımız nasıl geçineceğim, nasıl et alacağım derken, nasıl pazardan alışveriş yapacağım diye düşünürken, birileri 50 bin lira maliyeti olan bir canlı yayını 500 bin liraya devlete fatura edebiliyor. Sonuçta bunlar kimsenin babasının cebinden çıkmıyor, hepimizin cebinden çıkıyor. Halk feryat ediyor dediğim şey budur işte..Şu anda kanserin dördüncü evresindeyiz, hasta ölecek, önce bunu biraz iyileştirelim, sonra konforlu yatağa yatıralım. Durum o kadar vahim, nereye gitsek şikayetlerle karşılaşıyoruz. 3 milyar lira borçtan bahsediliyor, dünya kadar para israf ediliyor. Önce bunu kesmek lazım.Bankamatik memuru yok diyorlar, bana iletilen rakam 2 bin..İşe gitmeden maaş alan 2 bin insan var diyorlar. Bu çok vahim bir rakam. İsimler var ama vermeyeceğim, umarım pişmanlık duyarlar kendileri vazgeçerler. Ak Parti'nin yanlışları yüzünden şimdi vatandaşlar bir çıkış noktası arıyor.''
Benim başım dik, alnım açık Allaha şükür.Seçim yaklaşmasına rağmen Balıkayağı kavşağı projesini başlatın dedim. Başkası olsa seçime giriyorum, risk almayayım der. Ulaştırma Bakanı bizzat beni aradı. Bak Başkanım riskli, dedi, yağmur var, kar var dedi. Hayır dedim şehrimiz hizmetten geri kalmasın dedim, sürekli üzerinde durdum. Nihayet Balıkayağı'nın Şanlıurfa-Diyarbakır istikameti açıldı, çok yakın bir zamanda da Diyarbakır-Şanlıurfa istikameti açılacaktır.Karaköprü/Alibaba'da ruhsatları veriyoruz, hiç bir sıkıntı yok. Karakoyun Mahallesinde Kentsel dönüşümün temelini atıyoruz, orada da binalar yükselmeye başlayacak, Yakubiye'de kamulaştırmalarımız devam ediyor, oraya park kazandıracağız. Kuzey Şehir'de binalarımız yükseliyor.'GÜLPINAR NE DEMİŞTİ?Yeniden Refah Partisi (YRP) Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Kasım Gülpınar yerel TV'lerin ortak yayınında şu eleştirileri gündeme getirmişti:''Urfa'da şu anda belediyecilik anlamında, özellikle maddi konularda, kaynakların israf edildiği konusunda vatandaşın kanaati var. Vatandaş yolsuzluk olduğunu düşünüyor. Halk liyakatli, şefkatli bir belediyecilik istiyorGöreve gelirsem ilk işim bunu sağlamak olacaktır. Sonra Kentsel Dönüşüm ve diğer işlere girmek lazım. Neden bizden yana insanlar şikayetçi, neden oyumuz düşüyor, nerede yanlış yaptık, bunu nasıl düzeltebiliriz diye kafa yormaları lazım. Kafalarına göre metot bulmaya çalışıyorlar, çamaşır, bulaşık makinası dağıtmak size bir şey getirmez. Bunlar sizin kabahatinizi de örtmez, halkın size memnuniyetini de arttırmaz. Defalarca vurguluyoruz ancak inkar ediyorlar. Sokağa çıkın, kime sorarsanız sorun, Ak Parti dürüst adam sevmez moduna gelmiş durumda. Neden insanların böyle düşünmesine sebebiyet verdiniz? En büyük haksızlık Urfa halkına yapıldı, insanlar bu kadar şikayet ederken, memnun olunmayan bir yönetimi 5 sene daha dayatmak, bunu seçeceksiniz, mecbursunuz gibi bir anlayış doğru değildir. Ramazan günü insanlarımız nasıl geçineceğim, nasıl et alacağım derken, nasıl pazardan alışveriş yapacağım diye düşünürken, birileri 50 bin lira maliyeti olan bir canlı yayını 500 bin liraya devlete fatura edebiliyor. Sonuçta bunlar kimsenin babasının cebinden çıkmıyor, hepimizin cebinden çıkıyor. Halk feryat ediyor dediğim şey budur işte..Şu anda kanserin dördüncü evresindeyiz, hasta ölecek, önce bunu biraz iyileştirelim, sonra konforlu yatağa yatıralım. Durum o kadar vahim, nereye gitsek şikayetlerle karşılaşıyoruz. 3 milyar lira borçtan bahsediliyor, dünya kadar para israf ediliyor. Önce bunu kesmek lazım.Bankamatik memuru yok diyorlar, bana iletilen rakam 2 bin..İşe gitmeden maaş alan 2 bin insan var diyorlar. Bu çok vahim bir rakam. İsimler var ama vermeyeceğim, umarım pişmanlık duyarlar kendileri vazgeçerler. Ak Parti'nin yanlışları yüzünden şimdi vatandaşlar bir çıkış noktası arıyor.''