Kurban bayramı tatilinde Urfalılar açık fırın aradı. Açık olanlar da tepsi pişirmedi, isot-patlıcan közleme işlemi yapmadı. Ekmek kalitesi yine yerlerde süründü. Bu durumu sosyal medyada en sık gündeme getiren isimlerden biri de Urfalı fotoğraf sanatçısı Abdullah Elçi'ydi.. bayram günleri şikayetlere konu olan durumu Urfa şivesiyle ele alan Elçi, 'Bize bu yapılır mı?' diye sordu, yaşananları günlüğüne kara bir leke olarak aldı.Elçi'nin yazısından bazı bölümler şöyle:''Sabah fırının yolunu tuttum, en yakınından başlayarak fırın arayacaktım, belki de bulmayacaktım. Fırının öğune vardım., o da ne? Fırının öğü in sin edi. Aşağıdakine yöneldim. Kapalı, etti mi ikiiiiii...... Onun çaprazına yöneldim, bu da kapalı. Etti mi üçççç......Kuzeye yöneldim. Hopaaalaaaa o da kapalı....Batı terefine yeridim, o da kapalı! Evden ne kadar uzaklaştığımı bilmiyem.Bu ne la? Havamız fısss etti söndü mü! İsotlara mahçup olduk mu,Oğlum bayramın 3. günü olmuş, insan bu açma işini bi sıraya koyar. Her biriyiz fırını bir gün açsayız, bari bizim gibiler perişanlık çekmez!İşin etinde değiliğ, sütünde değilix, işin isotundayığ!Karnıyız mı doydu deyecağam, yanlış bir cümle kurmuş olacağam.Ablanın biri özene bezene bir tepsi hazırlamış, kalledeki arkadaşa uzadi, Kaledar; 'Abla tepsi almıyığ...!'Ekmeğe bakisan yarı bişmiş, yarı bişmemiş, kızart deyisen, gendisi ekmekten daha fazla kızari bozariBabo yapmayın bu mesleği, dabança zorundan mı yapisız!Bayram günü milleti bele fırın fırın gezdirisızUrfa da fırın demağ her şey demağBenim kimin 3-5 isot bişiremeyen birinin ruh halini düşüne bilimisiz?Gendini Antalya'da ki falezlerden aşağı atmak isteyen birinin ruhsal devinimini anlaya bilirmisiz?Yok anlayamassız.... Çünkü sizin isotunuz fırında bişmeden geri gelmedi heç bi zaman!Bele bir psiko episotomoloşik heterdoks bir çöküntü yaşamadınız siz, onun için bilmezsiz!Böyle bir ruhun depresif halini tahayyül bile edemezsiz!Fırınçı esnafının topunun gözlerinizin içine bakarak: 'İsot almıyığ dayooooo...' dedığında, sizin o yusuftutan kımın olan ruhunuz nasılda bir serçe tarafından gagalandığını bilemezsiniz!*Bu bayramda yaşananları başıma gelenleri günlüğüme kara bir leke olarak yazacağım. İbrahim'in İsmail'i kurban etmeye çalıştığı bu günlerde gendilerini biz müşterilere kurban etmeyen, yeri geldiğinde müşteri velinimetimizdir diyen bu esnaf kesimini bugünlük kınıyorum.Fırınçılar Odasını Erol Taş, Coşkun, Nuri Alço'ya havale ediyorum.işiyız zor ama vatandaşa da zorluk çıkarmak doğru değil, hele ki bu bayram gününde...Haydi birinci, haydi ikinci günü anladık ama üçüncü gün MAHALLE mahalle açık fırın gezmek bir müşteri için hiç şık değil, onlar da size aşık değil!Neyse durum böyle sevgili günlüğüm, bura Urfa.. İsot'un İbrahim'i yakmadığı, hassetten frengi çatlayan Nemrudun şehriUrfa'ydı haydi Şanlıurfa olsun.Şanlı olduk zankı bi şey değişti!Hal eyni halVaziyet aynı vaziyetRezalet eyni rezalet....*EKMEK KALİTESİ MESELESİ Elçi bir başka yazısında ise ekmek kalitesini ele almış ve şu yorumu yapmıştı:
.
‹Ekmeği biraz da düzgün çıkarsalar şu fırıncı kardeşlerimiz?o ilçemizle, falan komşu ilimizle kıyaslamasak...Yaw şu siverek ekmeği bi harika, Diyarbakır ekmeği çok hoş vs. demesek.. Az bu Urfa dırnaklı ve açık ekmeği de "çok hoş" desek..Hamur kımın yav, pişmemiş demesek, eve yetişmeden lastik kimın oli demesek daha iyi olacak ama ne yazık ki diyemiyoruz.Hiçbir mazeretin arkasına sığınmasınlar, "Yok tepsi çok, yok yumurtayı bile biz pişiriyoruz, yok su kızdırmaya bile bize getiriler" deyip mazeret üretmesinler. Ne denetleyenleri var ne hamuru tartanlar, ne dırnağ kontrolu, ne küllah kontrolu,Ne hamur makinesine düşen sineklerin çetelesini tutanlar, ne de bacalarından çıkan is ve dumanın ölçümünü yapan yetkililer!Hiçbir mazeret bu kusurları örtmez!!
.
‹Ekmeği biraz da düzgün çıkarsalar şu fırıncı kardeşlerimiz?o ilçemizle, falan komşu ilimizle kıyaslamasak...Yaw şu siverek ekmeği bi harika, Diyarbakır ekmeği çok hoş vs. demesek.. Az bu Urfa dırnaklı ve açık ekmeği de "çok hoş" desek..Hamur kımın yav, pişmemiş demesek, eve yetişmeden lastik kimın oli demesek daha iyi olacak ama ne yazık ki diyemiyoruz.Hiçbir mazeretin arkasına sığınmasınlar, "Yok tepsi çok, yok yumurtayı bile biz pişiriyoruz, yok su kızdırmaya bile bize getiriler" deyip mazeret üretmesinler. Ne denetleyenleri var ne hamuru tartanlar, ne dırnağ kontrolu, ne küllah kontrolu,Ne hamur makinesine düşen sineklerin çetelesini tutanlar, ne de bacalarından çıkan is ve dumanın ölçümünü yapan yetkililer!Hiçbir mazeret bu kusurları örtmez!!