Sabah gazetesi Yazarı Yavuz Donat Deprem sonrası Urfa'da edindiği izlenimleri köşesine taşıdı. 27 Şubat tarihli yazısında, depremin Urfa'da yarattığı tahribatı anlatan Donat, yaraların sarılması adına yürütülen çalışmalara tam not verdi. Yavuz Donat bundan önceki Urfa yazılarında olduğu gibi 'Peygamberler diyarı' başlıklı bu yazısında da yerel yönetimlere bol bol övgüde bulundu, rant uğruna imara açılan Tarım arazileri ile imar barışlarından, bu yanlışların depremde oynadığı rolden hiç söz etmedi. Fotoğraf sanatçısı Abdullah Elçi, Yavuz Donat'ın yazısını sosyal medya hesabında yorumladı.Elçi, 'Sabah sabah sinirlerim lorke çekti' başlıklı yorumda, iktidara yakınlığıyla bilinen ünlü isme; 'Yağlama yıkama yapma, eksiğimle gediğimle yaz Yavuz bey!' diye seslendi. KAZIN AYAĞI BU SEFER ÖYLE GÖRÜNMÜYOR YAVUZ BEY!Abdullah Elçi'nin yorumu özetle şöyle: ''Ee.... adamlar omurgamızı biliyorBabıali yokuşunda büyümüş bunlarNeyi ne ile bağlayacaklarını, kimi neyle kandıracaklarını biliyorlar bu tip adamlar!Hani günümüzde moda olan o en çok kandırdıkları dinle şehri yan yana getirip kendi manevi dünyasından bize doğru bir atmosfer yayıyorlar.Din ve maneviyat salıyorlar, ya da salmaya çalışıyorlar!Bizleri bu şekilde kandırıp, o manevi atmosferin içine çekiyorlar.Biz senin; ayda, yılda, on yılda bir içine çektiğin o manevi atmosferi her gün içimize çekiyoruz, biz o atmosferi her gün yaşıyoruz Yavuz Bey!Ne güzel değil mi?Başına peygamber sıfatını koy, gerisine karışma... öyle mi?Yere göğe sığdıramadığın şehirde mi yaşıyorum dedim!
Yoksa her gün ceddeleştiğim, iyiliğinin yanında kötülüğünü her gün gördüğüm ara ara utandığım şehir de mi yaşıyorum?Şimdi bilemedim ne diyeyim?Yoksa bu saydığın, yönetici elitlerle aynı şehirde yaşıyorum da... İnan bilemedimMolla Ali tetirbesi üzerine yemin ederim bilemedim!Benim şehrimi bana anlatma, yağlama yıkama yapma, eksiğimle gediğimle yaz Yavuz bey!
Sadece sipariş üzerine yazı yazıp gaz verme bana,Zaten binlerce bina da DONATı zayıflığı var onları yaz Yavuz Bey!DONATı hırsızlığından dolayı binalar çöküyor bu ülkede bu günlerde onları yaz Yavuz Bey!Yavuz hırsız, ev sahibini bastırıyor bu coğrafyada, biraz da onlardan bize bahset, onları yaz Yavuz Bey!Ben bunlarla; aynı şehirde yaşadığıma, aynı şehirde olduğuma inanamadım, inanmıyorum da....İnanan inansın Yavuz Bey!Sipariş üzerine çağırsalar, altıma araba verseler, rugan ayakkabılarıma toz bulaştırmasalar,Beni de el üstünde tutsalar, taşısalar,Yanıma o şehrin kaşı ayrı, gözü ayrı oynayanlarını verseler,Gazeteci, yönetici, şucu bucu sıfatı ile geçinenler eşlik etse,Önceden her şeyi ayarlasalar, her şeyi ak pak etseler,Hele ki ben de o havuzun gazetesinde yazıyorsam, o havuzda serinliyorsam,Güç ben de Hemo.... diyorsam,Ben de Yavuz Donat gibi yazardım herhalde ama yok yok yazmazdım.Her şeyi böyle güllük gülistanlık göstermezdimHakikatlerin üzerini örtmezdimŞehri peygamber ocağı, Evliyalar yatağı, Şiğlar döşeği, kanaat önderleri şiltesi göstermezdim.En azından olanı biteni tarafsız bir şekilde yazardım.Fantastica olana değil gerçek olana tarafsız bir gözle bakardımOlması gerekende bu....Bunlar beyhude çabalarBölge halkı bu saatten sonra sahaya bakar, sonra döner sahana bakar!Onlar saha ile sahanı birbirine karıştırıyorlarİki kepçe sahana koydun mu tamamdır diyorlar....Öyle mi dersiniz?Öylemi oylarını sayıyorlar... dersiniz?Ama, ne kızın, ne de kazın ayağı bu sefer öyle görünmüyor!''
Yoksa her gün ceddeleştiğim, iyiliğinin yanında kötülüğünü her gün gördüğüm ara ara utandığım şehir de mi yaşıyorum?Şimdi bilemedim ne diyeyim?Yoksa bu saydığın, yönetici elitlerle aynı şehirde yaşıyorum da... İnan bilemedimMolla Ali tetirbesi üzerine yemin ederim bilemedim!Benim şehrimi bana anlatma, yağlama yıkama yapma, eksiğimle gediğimle yaz Yavuz bey!
Sadece sipariş üzerine yazı yazıp gaz verme bana,Zaten binlerce bina da DONATı zayıflığı var onları yaz Yavuz Bey!DONATı hırsızlığından dolayı binalar çöküyor bu ülkede bu günlerde onları yaz Yavuz Bey!Yavuz hırsız, ev sahibini bastırıyor bu coğrafyada, biraz da onlardan bize bahset, onları yaz Yavuz Bey!Ben bunlarla; aynı şehirde yaşadığıma, aynı şehirde olduğuma inanamadım, inanmıyorum da....İnanan inansın Yavuz Bey!Sipariş üzerine çağırsalar, altıma araba verseler, rugan ayakkabılarıma toz bulaştırmasalar,Beni de el üstünde tutsalar, taşısalar,Yanıma o şehrin kaşı ayrı, gözü ayrı oynayanlarını verseler,Gazeteci, yönetici, şucu bucu sıfatı ile geçinenler eşlik etse,Önceden her şeyi ayarlasalar, her şeyi ak pak etseler,Hele ki ben de o havuzun gazetesinde yazıyorsam, o havuzda serinliyorsam,Güç ben de Hemo.... diyorsam,Ben de Yavuz Donat gibi yazardım herhalde ama yok yok yazmazdım.Her şeyi böyle güllük gülistanlık göstermezdimHakikatlerin üzerini örtmezdimŞehri peygamber ocağı, Evliyalar yatağı, Şiğlar döşeği, kanaat önderleri şiltesi göstermezdim.En azından olanı biteni tarafsız bir şekilde yazardım.Fantastica olana değil gerçek olana tarafsız bir gözle bakardımOlması gerekende bu....Bunlar beyhude çabalarBölge halkı bu saatten sonra sahaya bakar, sonra döner sahana bakar!Onlar saha ile sahanı birbirine karıştırıyorlarİki kepçe sahana koydun mu tamamdır diyorlar....Öyle mi dersiniz?Öylemi oylarını sayıyorlar... dersiniz?Ama, ne kızın, ne de kazın ayağı bu sefer öyle görünmüyor!''